İNTERNETTE ŞARKIŞLANIN SESİ ŞARKIŞLA FM

Gürçayır 2018 Nüfusu Toplam : 1.965 Erkek : 941 Kadın : 1.024

SİVAS HABERLERİ

5 Haziran 2011 Pazar

Siyasette Dürüstlük




Siyasette aşırı dürüstlük tehlikelidir. Siyasette aşırı dürüstlükten çok müstakim olmak önemlidir. Müstakim olmak ise gelişen şartlara ayak uydurmak ve toplumu geleceğe hazırlamaktır. Siyasetin amacı farklılıkları bir arada barış içinde yaşatmak ve birbirinin yardımına koşturmaktır. Bu ise idarecinin farklı kişilere farklı şekilde davranmasını gerekli kılar.

**
İngiliz, Fransız ve Temel suçlu bulunmuştur ve giyotinle idam edilmelerine karar verilmiştir. İngiliz tam giyotinin altına yatırılır ve giyotinin ipi çekilir ama giyotin inmez ve İngiliz idamdan kurtulur. Sıra Fransız’a gelir.  O da giyotin çalışmadığı için kurtulur. Sıra Temel’e gelir. Temel “Bu alet çalışmayı, beni iple asın!” der.
Toplumun ve kamuoyunun siyasilerden beklentisi iktidar olmak ve halkı devletin imkânlarından yararlandırarak toplumda her kesime yararlı olmaktır.
** 
Müstakim siyasette “Bektaşi” olmak yoktur. Adaletli davranmak devletin imkânlarını herkese eşit açmak ve suçluyu cezalandırırken adil davranmak esastır. İstikamet budur…
Bektaşi’nin biri bir hacı ile içki içerken yakalanırlar. Kadı mahkemede “İçki içmenin suç olduğunu bilmiyor musunuz?” diye sorar. Hacı, “Hâkim Bey, uyduk şeytana ve hata ettik” diye özür beyan eder. Bunun üzerine hâkim hacıya seksen değnek vurulmasına hükmeder.
Sıra Bektaşi’ye gelir. Bektaşi de “kadı efendi ben Müslüman değilim. Ben gayr-i müslimim, bana ceza veremezsiniz” der. Hâkim de “Evet, bu ceza Müslüman olanadır. Sen madem Müslüman değilsin, bırakın gitsin” der. Bunun üzerine Bektaşi: “Hâkim bey! Ben Müslüman olursam bu hacının cezasını affeder misin?” diye sorar. Hâkim de düşünür ve “Şayet kelime-i şahadet getirerek Müslüman olursan hacıyı affederim” der. Bektaşi kelime-i şahadet getirir, hâkim de hacıyı affeder. Beraber mahkemeden ceza almadan çıkarlar.
Yolda giderlerken hacı Bektaşi’ye çıkışır: “Yahu sen ne biçim adamsın? Bir dinli oluyorsun, bir dinsiz oluyorsun! Sende din iman yok mu?” der.
Bektaşi cevap verir: “Gâvur oldum kendimi kurtardım, Müslüman oldum seni kurtardım. Peki, sen ne işe yaradın?” der.
**
Siyasetin hedefi “başarı ve iktidardır.” Toplum iktidarda olanlara rağbet eder. İktidarda olanlar ne kadar zalim ve diktatör de olsalar avam tabakası onlara büyük bir ilgi duyar. Bu ilgi ya menfaat beklentisinden veya cezalandırma korkusundandır. Zalim hükümdarlara ve müstebit iktidarlara karşı çıkanlar ya ölümden korkmayan Allah’ın has kulları olan âlimler veya “ölmüş eşeğin kurttan korkusu olmaz” diyen hapse girmekten ve öldürülmekten perva etmeyen sarhoş ve ayyaş takımıdır. Bunlar birkaç defa hapse girmelerinden dolayı hapsedilmekten korkmazlar, iktidardan bir beklentileri olmadığı için de iktidar sahiplerine eyvallah demezler.
İnsanlar beklentilerinin ve korkularının esiridirler. Hayatlarına hükmeden genellikle bu iki duygudur. İnsanın kendi imkânlarını harekete geçirmesi için “umduğu dağlara kar yağması” gerekir. İşte o zaman bir insan kimsenin kendi imdadına gelmeyeceğini ve kimseden bir yardım görmeyeceğini düşünürse kendi potansiyelini harekete geçirmenin yollarını aramaya başlar. Tarık b. Ziyad “gemileri yaktığı için” İspanya’yı fethetti. Nice komutanlar da köprüleri yıktığı için emrindeki askerlerle kendisinden kat kat fazla olan düşman güçlerini geri püskürtmüştür.
**
Dürüst siyaset ancak dürüstlüğü kendilerine şiar edinmiş olan toplumun işidir. Toplum bozuk ve ahlâken düşük bulunursa, insanlara hükmeden ihtiraslar ve menfaatler olursa orada dürüst siyasetten bahsetmek mümkün olmaz. Böyle bir toplumda “dürüst siyasiler” değil, sahtekârlar, düzenbazlar ve üçkâğıtçılar halkın menfaat ve beklentilerini istismar ederek iktidar olur ve iktidarlarını devam ettirirler.

Mustafa CAN

Hiç yorum yok: